İsrail’in Türkiye Büyükelçisi Irit Lillian, EKONOMİ Ankara Temsilciliğini ziyaret ederek, iki ülke arasındaki ekonomik ilişkilerin seyriyle ilgili önemli mesajlar verdi. Lillian iki ülke ilişkilerinin teknolojiye dayalı, genç, yeni bir ekonomik çehreye bürünmesi gerektiğini söyledi. Türkiye-İsrail ilişkileri zorlu sınamalardan geçse de neredeyse İsrail’in kuruluşundan bu yana sürüyor. İki ülke arasında 10 milyar dolar düzeyinde bulunan ticari ve ekonomik ilişkilerde yeni dönemde gelişme sağlanacağı umutları yüksek. İsrail bu yıl 75. Kuruluş Yıldönümü’nü kutluyor. 2024’te ise Türkiye-İsrail diplomatik ilişkilerinin başlamasının 75. yılı dolacak. Her ne kadar sağlık nedeniyle ertelenmiş olsa da uzun süren boşluğun ardından yakın zamanda gerçekleşmesi beklenen, İsrail Başbakanı Binyamin Netenyahu’nun Türkiye ziyaretinin ilişkilerin derinleşmesi yönünde katkısı olması bekleniyor.

İsrail’in Türkiye Büyükelçisi Irit Lillian geçen yüzyıldan kalan eskimiş ilişki biçimlerinin yeni bir doğaya, yeni bir çehreye büründürülmesi gerekliliğine vurgu yaptı. Lillian, Türkiye ile İsrail arasında 10 milyar dolara kadar çıkan ticaret hacminin önemli olduğunu ancak İsrail’in küçük bir pazar olması nedeniyle, bu tür ekonomik ilişkilerin bir sınırının bulunduğunu vurguladı. Gelişim yönü olarak ise teknolojiye dayalı yeni ekonominin geliştirilmesini önerdi.

İLİŞKİLER ‘TEKNOLOJİK İŞBİRLİĞİ’ İLE DEĞİŞEBİLİR

■ İsrail ile Türkiye arasındaki ekonomik ilişkilerin derinleştirilmesi, geliştirilmesi hep konuşulur. Bu yönde nasıl adımlar atılabilir?

 

İsrail hizmet ağırlıklı bir ekonomi ancak son dönemde öne çıkan farklılıklarından biri start-up’lar ki bunlar scale-up aşamasına gelme potansiyeli olan şirketler. Türkiye ve İsrail arasında teknolojiye dayalı yeni tarz bir işbirliğinin ikili ekonomik ilişkilerdeki payı henüz çok küçük.

Geçmişte iki ülke arasında bu tarz AR-GE’ye, start-up’ların teknolojilerinin geliştirilmesine yönelik bir anlaşma vardı ancak işlerlik kazanmadı. Şimdi bu boşluğu doldurmak istiyoruz. 2024 içinde bu yönde İsrail ve Türkiye firmalarına yönelik teklif çağrısına çıkmayı planlıyoruz. Bu anlaşmaya dayalı olarak hiç teklif çağrısı yapılmamıştı. İki ülke arasındaki ekonomik ilişkilere fayda sağlayacağını düşünüyoruz. İkili ilişkilerin doğasını değiştirmek için iyi bir adım olabilir. Örneğin, Türkiye beyaz eşyada çok büyük bir üretici ama İsrail küçük bir pazar, kaç tane buzdolabı satabilirsiniz ki…

İLİŞKİLER GENÇLEŞMELİ!

İki ülke arasındaki ilişkilerin geliştirilmesi gerektiğine inanıyorum. Diğer yandan mevcut ekonomik ilişkilerdeki temel oyun hala yaşlı… Eski anlaşmalar, eski aktörler, eski ekonomiler. Güzel ama hepsi eski ilişkilere dayalı. Oysa şimdi yeni kuşaklara odaklanarak ikili ilişkilerin doğası konfigüre edilmeli. Senede 10 milyar dolar iyi bir ticaret hacmi iyi ama eski ekonomiye dayalı. Yeni kuşaklarda eğer ilişkiye açıklık varsa, yeni doğasıyla, bu konuda ilk hamleyi yapmalıyız, bu konuda bir şeyler yapabiliyor olmalıyız.

İsrail’in teknolojilerini Türkiye’de üretip Avrupa’ya ihraç edebiliriz

■ Neler yapılabilir, örneğin Türkiye, Avrupa Birliği ile Gümrük Birliği’ni yenilemeye çalışıyor, Körfez ülkeleriyle ilişkiler derinleşiyor, bu bağlamda işbirlikleri olası mı?

Prensipte elbette bu sorunun yanıtı ‘evettir’ ancak spesifik olarak net tanımlanmış olması gerekir. İsrail’in en büyük ticari partneri Avrupa ülkeleri, Türkiye’nin de öyle. Gümrük Birliği nasıl güncellenecek, neleri kapsayacak. Detaylı tanımlanmış bir alan bulunduğunda elbette birlikte çalışılabilir. Mesela, İsrail’de çok sayıda start-up yeni teknolojileri çalışıyor. Bunlar Türkiye’de üretim yapabilecek, büyüyebilecek bir firmaysa, sonuçta Avrupa’ya ihracat yapabilecekse, her tarafın kazanacağı şekilde Türkiye’de üretim elbette mümkün.

Örnek vermek gerekirse, çeşitli alanlarda İsrail’de çalışan çok sayıda teknoloji firması var. Yeni protein kaynakları konusunda çalışan birkaç yüz şirket bulunuyor. Yeni kaynaklardan, örneğin çekirgelerden, bitkilerden toz olarak protein elde etmek için çalışıyorlar. Böyle bir ürünün tedariki, üretimi büyük yatırım gerektirecek. Böyle bir ürünün elbette ana pazarı Avrupa olacaktır ve günün sonunda Avrupa’ya satılacak şekilde bu bir işbirliği alanı olur.

Akıllı ulaşım sistemleri- smart mobility üzerinde çalışan düzinelerce şirket var. Geleceğin taşıt araçları nasıl olacak bilmiyoruz. Sürücü olmayan, hava ya da güneş enerjisi kullanan araçlar mı olacak? Bütün bu teknolojiler üzerinde çalışmalar yapılıyor. Geleceğin araçları deniyor, araba bile demeyeceğiz belki. Sadece yakıt değil inceleme konusunda olan, diğer alanlarda da çok fazla çalışılıyor. Sensörlerle donatılmış taşıtların kaza yapmamasını sağlayan güvenli seyir üzerine çalışılıyor. Biliyoruz ki Türkiye’de dev bir otomotiv endüstrisi var. Bu tür alanlarda işbirliği ile Avrupa’ya ihraç edebiliyorsak elbette mümkün.

 ■ TÜRKİYE İLE KÖRFEZ ÜLKELERİ İÇİN İŞBİRLİĞİ ALANI OLUŞURSA DEĞERLENDİRİLİR

■ Körfez ülkeleri ile ilişkilerin artışına İsrail de katkı verebilir mi?

Prensip olarak evet ancak Körfez ülkeleriyle İsrail’in, Türkiye ile İsrail’in ilişkilerinin altyapısı farklı. Diplomatik olarak iki paralel çizgi, birbiriyle kesişmiyor ama ekonomi öyle olmak zorunda değil elbette. Biliyorsunuz İbrahim anlaşmalarıyla Körfez ülkeleriyle yeni bir pencere açıldı. Türkiye ile siyasi ilişkiler ise biliyorsunuz zaten var. Körfez ülkeleri, Türkiye ile zaten ekonomik ilişkiler içinde, bu tür ekonomik ilişkilere bir üçüncü olarak katılmak istenmeyecektir ancak işbirliği alanı bulunursa, katma değeri yüksek bir alan oluşturulursa ve en öncelikli olarak mevcut (ekonomik) akut bir problemin çözümüne katkı vermek yanında, tüm bölgede uzun vadeli katma değer sunacak bir proje olduğu sürece bu mümkündür. Tarım teknolojileri, medikal teknolojiler, akıllı ulaşım bu anlamda önemli alanlar olarak görülebilir. Bölgesel olarak, bütün bunların dışında da ortada büyük bir potansiyel olduğunu görüyorum.

Siyasi ilişkiler paralel iki çizgi olmakla birlikte, ekonomik olarak mutlaka kesişen çizgiler olacaktır. Bölgede büyük bir ekonomik potansiyel var. Türkiye ve İsrail’de altyapı, bilgi birikimi bulunuyor. Dünyanın üçüncü bir ülkesinde sorunlara çözüm bulmakta bu yetenekler kullanılabilir mi? Tabii ki kullanılabilir…

Bu tür bir ekonomik ilişki için prensipte yanıt ‘evet’ olmakla birlikte, işbirliği alanının net tanımlanması ve her ülkede bu yönde istek ve kararlılık olması gereklidir.

 ■ BÖLGE OLARAK İLGİNÇ BİR FAZA GİRDİK, YENİ DOSTLUKLAR MÜMKÜN

■ Salgın, Ukrayna savaşı, tedarik zincirleri sorunlarını, enerji krizlerini gündeme getirdi siz nasıl bakıyorsunuz?

Bölge olarak ilginç bir faza girdik. Çoğu ülkenin tehdit olarak algıladığı İran faktörü var. İran’ın bölgeyi siyasi olarak genel anlamda istikrarsız hale getirmesi beraberinde ekonomik olarak da istikrarsızlık oluşturması söz konusu olabilir. En basitinden Ukrayna’daki savaşın, bölgesel olarak değil küresel olarak etkileri olmuştur. Şunu da hatırlamak lazım, krizler her zaman fırsatlara kapı açar. Bir ya da iki yıl önce mümkün olmayan ortaklıkların kurulduğunu görebilirsiniz.

■Türkiye ekonomisini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bu alanda uzman değilim, okuduklarımdan, görüşmelerimden edindiğim izlenimlere dayanarak, Türkiye’nin yaşadığı ekonomik sıkıntılar haricinde konuşuyorum. Güçlü bir ekonomi bulunuyor. G20 üyesi büyük bir ekonomi. Bundan daha büyük ekonomik krizler de yaşandı. Mevcut durumda dahi büyüme sürüyor. Doğru adımlarla bu sorunun üstesinden gelinirse, güçlü, ayakları yere basan bir ekonomi olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.

■ İSRAİL BAŞBAKANI BİNYAMİN NETENYAHU TÜRKİYE’Yİ ZİYARET EDECEK

İsrail Başbakanı Binyamin Netenyahu’nun Türkiye ziyareti, sağlık sorunları nedeniyle ertelendi. Uzun süren bir boşluğun ardından gerçekleşecek bu üst düzey ziyaretle, iki ülke arasındaki siyasi ve başta enerji olmak üzere ekonomik ilişkilerin yeniden gelişme yoluna girmesi yönünde beklenti oluşmuştu.

Ertelenen ziyaretin önümüzdeki günlerde gerçekleşmesi ve ilişkilerin derinleşmesine katkı vermesi bekleniyor. İkili ve bölgesel konularda siyasi ağırlıklı bir gündem dile getirilse de taraflardan birinin, İsrail’in Akdeniz’de ürettiği doğalgazın Avrupa’ya eriştirilmesinde Türkiye güzergâhını kullanmayı gündeme getirmesi bekleniyor.