Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu liralaşma ve para politikası ile ilgili açıklamalar yaptı. Kavcıoğlu "Merkez Bankası olarak fiyat istikrarını sağlamak ve sürdürmek temel amacımız doğrultusunda enflasyonda kalıcı düşüşe işaret eden güçlü göstergeler oluşana ve orta vadeli yüzde 5 hedefine ulaşıncaya kadar elimizdeki tüm araçları liralaşma stratejisi çerçevesinde kararlılıkla kullanmaya devam edeceğiz." dedi.

2024'TE ENFLASYON TEK HANEDE

Kavcıoğlu yaptığı açıklamada "Merkez Bankası olarak fiyat istikrarını sağlamak ve sürdürmek temel amacımız doğrultusunda enflasyonda kalıcı düşüşe işaret eden güçlü göstergeler oluşana ve orta vadeli yüzde 5 hedefine ulaşıncaya kadar elimizdeki tüm araçları liralaşma stratejisi çerçevesinde kararlılıkla kullanmaya devam edeceğiz. Orta vadedeki enflasyon tahminlerimiz çerçevesinde 2023 yılında enflasyon oranının yüzde 22.3'e düşeceğini, 2024 yılında ise tek haneye gerileyerek yüzde 8.8 oranında gerçekleşeceğini öngörüyoruz. Uluslararası rezervlerimiz 2022 yılında 11,5 milyar dolar artış ile 123 milyar dolar seviyesine ulaşmıştır ve artış eğilimini korumaktadır." ifadelerini kullandı.

"KESİNTİSİZ OLARAK BÜYÜME DEVAM EDİYOR"

TCMB Başkanı Şahap Kavcıoğlu, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Plan ve Bütçe Komisyonu üyelerine sunum yaptı. Kavcıoğlu, küresel arz şoklarına ve Türkiye’nin bulunduğu bölgede yaşanan savaşa rağmen Türkiye ekonomisinin sürdürülebilir düzeyde ve kesintisiz olarak büyümeye devam ettiğini belirterek, “Pandemi döneminin olağanüstü olumsuz koşullarında bile hızla toparlanarak sağlam ve dayanıklı görünümünü sürdüren ülkemizin başarılı büyüme performansı çeşitli ülke gruplarıyla yapılan karşılaştırmalarla da teyit edilmektedir. Türkiye ekonomisi, 2019 yılının son çeyreğinden bu yana gösterdiği büyüme performansıyla G20 ülkeleri arasında birinci, OECD ülkeleri arasında ise ikinci sırada yer almıştır” diye konuştu.

“Satın alma gücü paritesine göre dünya sıralamasında 18'inci sırada bulunan ülkemiz, 2022 yılı itibarıyla 11'inci sıraya çıkmıştır”
Kavcıoğlu, Türkiye’nin küresel ekonomi içindeki payının satın alma gücü paritesine göre hesaplanan milli gelir bazında yıllar itibarıyla ikiye katlanıp yüzde 2’ye ulaştığı bilgisini vererek, "Bu artış, 2000 yılında dünya sıralamasında 18'inci sırada bulunan ülkemizin, 2022 yılı itibarıyla 11'inci sıraya çıkmasını sağlamıştır” şeklinde konuştu.

Kavcıoğlu, Türkiye Ekonomi Modeli'nin hayata geçirildiğini hatırlatarak, söz konusu model ile Türkiye’nin küresel ekonomideki payının artmaya devam ettiğini söyledi. İşgücü ve işsizlik oranlarını ele alan Kavcıoğlu, eylül ayında mevsimsel etkilerden arındırılmış olarak işgücünün 34,3 milyon kişiye ulaştığını, işsizlik oranının ise 10,1 seviyesinde gerçekleştiğini hatırlattı.

“TÜRKİYE, OECD'DE İSTİHDAMIN EN FAZLA ARTTIĞI ÜLKE"

Sektörler olarak incelendiğinde hizmet sektörü istihdamının 17,5 milyon kişi, sanayi sektörü istihdamının ise 6,6 milyon kişi olarak gerçekleştiğini hatırlatan Kavcıoğlu, “Türkiye, OECD ülkeleri arasında toplam istihdamını en fazla artıran ülkelerden biri olmuştur” ifadesini kullandı. Kavcıoğlu, küresel enerji ve emtia fiyatlarındaki olağanüstü yükselişle Türkiye’nin enerji ithalatının milli gelir içindeki payının yüzde 3,8’den yüzde 10,9’a çıktığını hatırlatarak, şunları söyledi:

“Yatırım, istihdam ve ihracatın artırılması ile cari fazla vermeyi hedefleyen Türkiye Ekonomi Modeli'nin cari denge üzerindeki olumlu yansımaları enerji fiyatları tarafından gölgelenmekle birlikte, giderek daha somut hale gelmektedir. Fiyat ve çevrimsel etkilerden arındırıldığında cari dengemiz üst üste dört çeyrek fazla vermiştir. Ülkemiz, enerji ve emtia fiyatlarındaki normalleşme ile birlikte sürdürülebilir cari fazla hedefine ulaşacaktır.”

PAZAR ÇEŞİTLİLİĞİ 2006'YA GÖRE İKİ KATINA ÇIKTI

Türkiye’nin ekonomisinde yer alan ihracat dinamiklerinin son dönemde yapısal cari dengede görülen değişimi desteklediğini belirten Kavcıoğlu, “Yaptığımız analizler ihracatımızın ürün ve pazar çeşitliliğinin hızlanarak arttığını ve 2022 yılı itibarıyla ülke ve ürün çeşitliliğinin 2006 yılına göre iki katına çıktığını göstermektedir. Buna ek olarak, 2015 yılı öncesinde ihracat artışlarımız büyük oranda mevcut pazarlardaki büyümeyle sağlanırken, 2015 yılı sonrasında yeni pazar girişleriyle gerçekleşmiştir. Bu kapsamda 2015-2022 döneminde ihracat büyümesinin yaklaşık yüzde 28’i yeni pazar girişleriyle sağlanmıştır” diye konuştu.
Aylık enflasyonun kademeli bir şekilde tarihsel ortalamalarına yaklaştığını dile getiren Kavcıoğlu, “Bu gelişmeyle birlikte enflasyonun gerileyişini sürdüreceğini ve ekim ayı enflasyon raporundaki tahmin patikamızla uyumlu bir seyir izleyeceğini öngörüyoruz. Orta vadeli enflasyon tahminlerimiz çerçevesinde 2023 yılında enflasyon oranının yüzde 22,3’e düşeceğini, 2024 yılında ise tek haneye gerileyerek yüzde 8,8 oranında gerçekleşeceğini öngörüyoruz” ifadelerini kullandı.

"ELİMİZDEKİ TÜM ARAÇLARI KULLANMAYA DEVAM EDECEĞİZ"

Kavcıoğlu, “Merkez Bankası olarak fiyat istikrarını sağlamak ve sürdürmek temel amacımız doğrultusunda enflasyonda kalıcı düşüşe işaret eden güçlü göstergeler oluşana ve orta vadeli yüzde 5 hedefine ulaşıncaya kadar elimizdeki tüm araçları liralaşma stratejisi çerçevesinde kararlılıkla kullanmaya devam edeceğiz” dedi. Kavcıoğlu, 2022’de tüm politika araçlarını gözden geçirerek, Türkiye’nin ihtiyaç ve koşullarına en uygun para politikası çerçevesini kademeli olarak oluşturduklarını söyleyerek, “Bu doğrultuda politika faizimizle birlikte, likidite, teminat, zorunlu karşılık ve uluslararası rezervlerin yönetimine ilişkin çeşitli ürünlerimizi ve makroihtiyati önlemlerimizi bütüncül bir anlayışla en etkin şekilde kullandık” diye konuştu.

Yaşanan enflasyonun büyük oranda negatif arz şoklarından kaynaklandığı değerlendirmesini yapan Kavcıoğlu, “Bu koşullar altında Merkez Bankası olarak para politikasının etki alanının dışında kalan arz taraflı maliyet baskılarına tek başına faizleri artırmaya odaklanmış politikalarla karşılık vermenin etkili olmayacağını değerlendiriyoruz. Bunun yerine enflasyonu düşürmek ve fiyat istikrarını kalıcı olarak tesis etmek amacıyla üretimi ve yatırımları destekleyici, cari fazla kapasitemizi artırıcı politikalar uygulamayı gerekli görüyoruz. Buna ek olarak para politikası uygulamalarımızı liralaşma odaklı bir şekilde tasarlayarak fiyat istikrarını bozan ve ekonomiyi dışsal şoklara açık hale getiren yapısal unsurlarla da mücadele ediyoruz” ifadelerine yer verdi.