CHP İstanbul Milletvekili Parti Meclisi Üyesi, TBMM Dışişleri Komisyonu ve Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi Üyesi Yunus Emre, Türk vatandaşlarının AB ülkelerine vize başvurularının reddedilmesi ve geç yanıt verilmesi tartışmalarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Açıklamasında AB’nin Türkiye’ye “aday ülke” yerine “komşu ülke” olarak baktığını ifade eden İstanbul Milletvekili Yunus Emre; bu tanımlamanın da ülkemizin demokrasi, temel hak ve özgürlükler, yolsuzlukla mücadele gibi kriterlerdeki olumsuz imajıyla ilgili olduğunu söyledi.

 

Gerekli düzenlemelerin yapılmaması nedeniyle Türk vatandaşlarının batılı ülkelerin büyükelçilik ve konsolosluklarının kapısından ellerinin boş dönmesine neden olduğunu belirten CHP’li Emre; “Ne ülkemiz ne de vatandaşlarımız Hükümetin isteksizliği nedeniyle karşılaşılan böyle ‘örtülü bir yaptırımı’ hak etmemektedir” dedi.

Emre açıklamasında şöyle dedi:

Suriyeli sığınmacı sorununun insani yolla çözümü için Türkiye ile AB arasında imzalanan 18 Mart 2013 Geri Kabul Anlaşmasının maddelerinden biri de Türk vatandaşlarına yönelik vize serbestisinin sağlanmasıydı. Varılan uzlaşıya göre gerekli tüm kriterlerin karşılanması ile beraber 2018 yılı içerisinde ülkemiz vatandaşları Schengen bölgelerine 180 gün içinde 90 güne kadar vizesiz seyahat edebileceklerdi.

Uygulanması planlanan tarihin üzerinden 4 yıl geçmiş olmasına karşın vatandaşlarımız bırakın AB ülkelerine vizesiz seyahat edebilmeyi geldiğimiz noktada artık vatandaşlarımızın vize başvuruları reddedilmektedir.

"AB'NİN TÜRKİYE'YE BAKIŞI 'KOMŞU ÜLKE' ŞEKLİNDE"

Bu durumu ülkemizin uluslararası imajından bağımsız düşünmemek gerekmektedir. AB ülkelerinin ve AB’nin Türkiye’ye bakışı artık “aday ülke” değil, “komşu ülke” şeklinde rapor ve açıklamalarda yer almaktadır. Bu tanımlamanın da ülkemizin demokrasi, temel hak ve özgürlükler, yolsuzlukla mücadele gibi kriterlerdeki olumsuz imajıyla doğrudan ilgili olduğu ortadadır.

 

ÖRTÜLÜ YAPTIRIM

Vize serbestisi konusunun da ülkemizin uluslararası alandaki olumsuz imajı ile ilgili olduğu ve özellikle batılı ülkelerin Türkiye’ye karşı “örtülü bir yaptırımı”nın söz konusu olabileceğini ifade etmek gerekmektedir. Avrupa Komisyonu’na göre Türkiye vize serbestisi için gerekli olan 72 kriterden 6’sını hala yerine getirmemiştir.

İlk olarak belirtmek gerekir ki, AB’nin üyelik müzakere süreci dahil her konuda Türkiye’ye karşı çifte standart uygulaması AB’nin kendi kuruluş felsefesi ile uyuşmamaktadır. Yunanistan ve GKRY’nin haksız ve uluslararası hukuka aykırı tezleri doğrultusunda AB’nin Türkiye’ye karşı politika belirlemesi doğru değildir.
Ancak hükümetin de AB’ye üyelik süreci ve vize serbestisi konusunu “seçim malzemesi” ve “Suriyeli sığınmacılar” başlıkları altında konumlandırması doğru değildir. Hükümetin 2013 yılından beri vize serbestisi konusunda üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmediği ortadadır.

 

Şapkayı önümüze koymak gerekir. Son AB Ülke Değerlendirme Raporu’nda da belirtildiği gibi Türkiye vize serbestisi için gerekli kriterleri yerine getirmemiştir.

Bu kriterlerden en önemlileri ise Avrupa Konseyi’nin Yolsuzluğa Karşı Devletler Grubu olan GRECO’nun yolsuzluk ve siyasi etik ile ilgili tavsiyeleridir. Son dönemlerde ortaya saçılan yolsuzluk ve rüşvet iddiaları da Türkiye’nin GRECO tavsiyelerini hayata geçirmedeki isteksizliği ve başarısızlığını göstermektedir.
Türkiye hem GRECO hem de AB tarafından sıklıkla yolsuzlukla mücadele stratejisinin ve eylem planının olmayışı, yolsuzlukla kararlı bir şekilde mücadele etme iradesinin eksikliği konusunda eleştirilmiştir.

Yine GRECO raporlarında Türkiye’den özellikle TBMM Üyeleri ile hakim ve savcılar konusunda etik prensiplerin ve davranış kurallarının oluşturulması, hukuk dışı faaliyetlerin önlenmesi, mal ve gelir beyanlarında bulunulması gibi siyasi etik alanına giren konularda düzenleme yapılmasının beklendiği de ifade edilmektedir.

Hükümetin bu konudaki isteksizliği ise ülkemiz vatandaşlarının batılı ülkelerin büyükelçilik ve konsolosluklarının kapısından ellerinin boş dönmesine neden olmaktadır. Ne ülkemiz ne de vatandaşlarımız Hükümetin isteksizliği nedeniyle karşılaşılan böyle “örtülü bir yaptırımı” hak etmemektedir.

"İKTİDARIN YOLSUZLUK KARNESİ KÖTÜ"

Gelinen noktada iktidarın vize serbestisinin önünü açacak adımları kasti olarak açmadığı yorumu ağırlık kazanmaktadır. GRECO tavsiyelerinin yerine getirilmesi durumunda Türkiye’de çeteleşme ve yolsuzluklarla mücadele alanında ciddi değişimler olacaktır. Yolsuzlukla mücadele konusunda çok kötü bir karnesi olan iktidar GRECO tavsiyelerini yerine getirmemekte ve bu adımlar atılmadığı için de AB ile vize serbestisi imkanı ortaya çıkamamaktadır.