Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Atatürk Kültür Merkezi'nde düzenlenen İlim Yayma Vakfı 52. Genel Kurulu'nda konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Taksim'deki Atatürk Kültür Merkezi'nde (AKM) gerçekleşen İlim Yayma Vakfı 52. Olağan Genel Kurulu'nda, katılımcıları selamlarken, genel kurulun ve vakfın 50. kuruluş yıl dönümünün hayırlara vesile olmasını diledi.

Vakfın çatısı altında 1973'ten beri hizmet eden yöneticilere, gönüllülere ve hayırseverlere şükranlarını sunan Erdoğan, hayatını kaybeden vakıf insanlarını özlemle yad ederken, İlim Yayma camiasının ramazanı şerifini tebrik etti.

Erdoğan, ramazanın İslam dünyasına ve insanlığa huzur ve esenlik getirmesi temennisinde bulunarak, bu sene milletçe 11 ayın sultanı ramazana ulaşmanın sevincini, diğer tarafta Kahramanmaraş merkezli 11 ili etkileyen deprem felaketinde 50 bini aşkın insanın yaşamını yitirmesinin hüznünü yaşadıklarını söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 11 ilde 14 milyon vatandaşın hayatını altüst eden depremlerin sadece afetzedelerin değil, 85 milyonun yüreğine kor ateş gibi düştüğünü vurgulayarak, "Nasıl bedenin bir uzvu hastalanınca diğerleri huzursuzlanırsa deprem bölgesindeki kayıplarımızın acısını da hepimiz derinden hissediyoruz. İşte bu sıkıntılı günlerde ramazanı şerifin gönüllerimizi yumuşatan, bize kardeşliğimizi hatırlatan iklimine daha çok ihtiyaç duyuyoruz." ifadesini kullandı.

"Temelini attığımız konut projelerinin yeşeren umutları daha da güçlendireceğine inanıyorum"

Cumhur İttifakı ortaklarıyla Kahramanmaraş ve Hatay'ı tekrar ziyaret ettiklerine değinen Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Hem deprem konutlarının temelini attık hem de iftarımızı afetzede kardeşlerimizle birlikte açtık. Pek çok zorluğa rağmen Maraşlı ve Hataylı vatandaşlarımızın hayata yeniden tutunma azmine bizzat şahit olduk. Temelini attığımız konut projelerinin yeşeren umutları daha da güçlendireceğine inanıyorum. Deprem bölgesinde yaşayan kardeşlerimiz özellikle bu ramazanı şerifte bizden daha fazla anlayış göstermemizi bekliyor. Hepimizin depremzedelerimizin yanında olması, bu zor günlerinde onları yalnız bırakmaması gerekiyor. İlim Yayma Vakfımızın deprem anından itibaren sergilediği dayanışmayı ramazan ayında artırarak devam ettirdiğini görüyorum. Temel ihtiyaç maddelerinin temininden konteyner kurulumuna, iftar ve sahur sofralarından öğrencilerimize yönelik barınma ve burs imkanlarına kadar geniş bir yelpazede yaptığınız çalışmaları takdirle karşılıyorum. Vakfımızın tüm gönüldaşlarına samimi gayretleri, fedakarlıkları, milletimize örnek olan hizmetleri dolayısıyla tebriklerimi iletiyorum."

Paylaşmanın bereketine ve dayanışmanın gücüne inanan bir milletin, bir ümmetin mensupları oldukları dikkati çeken Erdoğan, şunları kaydetti:

"Bizler komşusu açken tok yatmayı zül sayan bir medeniyetin müntesipleriyiz. Bizler ramazan ayı geldiğinde çokça infak yapan, ümmetine de infakını arttırmayı tavsiye eden bir peygamberin ümmetiyiz. Bizi biz yapan bu kadim değerler sınırlarımız içinde ve dışında hamdolsun milletimiz tarafından halen çok güçlü bir şekilde yaşatılıyor. Ekonomik durumu ne olursa olsun Anadolu insanı elindekini ve avucundakini ihtiyaç sahipleriyle paylaşmayı sürdürüyor."

Depremin vurduğu şehirlere her gidişlerinde gönüllü kuruluşların gözleri yaşartan faaliyetlerine bizzat şahitlik ettiklerinden bahseden Erdoğan, arama-kurtarmadan gıda ve erzak teminine, barınma ihtiyaçlarının karşılanmasından depremzedelere maddi, manevi destek verilmesine kadar her alanda, vakıfların aktif bir şekilde sahada koşturduklarını dile getirdi.

Erdoğan, vakıf ve derneklerin, devletin ilgili kurumlarıyla iş birliği içinde, depremin yaralarının bir an önce sarılması için canla başla gayret gösterdiklerini, şov yapmadan, reklam ve algı peşinde koşmadan, sağ elin verdiğini sol ele duyurmadan, karşılığını sadece Allah'tan bekleyerek, gurur verici işlere imza attıklarını anlatarak, "Kalpten gelen bir 'Allah razı olsun.' niyazı için gecesini gündüzüne katan tüm vakıf ve derneklerimizi buradan tebrik ediyorum. Rabbim sizlerin yokluğunu bu millete hissettirmesin, göstermesin diyorum. Mevlana Hazretleri'nin o güzel ifadesiyle; testinin içinde ne varsa dışarıya o sızıyor. Kalbinde haset olan, düşmanlık olan, milletin inancına husumet olanlarla yüreği ülkesi, milleti ve insanlık için çarpanların farkı burada da görülüyor." ifadelerini kullandı.

"Tek parti faşizmi özlemiyle yaşayan, hatta Allahu Ekber lafzına bile tahammül edemeyen bir avuç kendini bilmezin, bu samimiyetinden sizlerin rahatsızlık duyduğunun farkındayız." diyen Erdoğan, şöyle devam etti:

"Milletin derdiyle dertlenmeyen, milletin ruh kökünden beslenmeyen, hayırlı hiçbir iş yapmadıkları gibi yapılmasını da istemeyen bu asalakları kendi hırsları ve ihtiraslarıyla baş başa bırakıyoruz. Deprem bölgesinde yaşayan kardeşlerimiz başta olmak üzere, insanımız kimin hangi niyetle hareket ettiğini, kimin ne yaptığını gayet iyi görüyor. Vatandaşlarımız cansiparane çalışmalarınız dolayısıyla sizlerle birlikte tüm vakıf, dernek ve ilim, irfan kuruluşlarımıza dua ve teşekkür ediyor. Elbette bu dualar bizi teşvik etmenin yanı sıra omuzlarımızdaki yükü de ağırlaştırmaktadır. Umudunu bize bağlamış, yüzünü bize çevirmiş hiçbir kardeşimize mahcup olmama mesuliyetiyle karşı karşıyayız. Zehirli dilleriyle nefret deresine varan söylemleriyle kuru gürültü patırtıyla bizi yolumuzdan alıkoyabileceklerini düşünenlere asla boyun eğmeyiz. Tehditlere, zorbalıklara, aba altından sopa gösteren kifayetsizlere rağmen ülkemize ve milletimize hizmet mücadelemizi kararlılıkla sürdürmeliyiz."

"Şairler sultanı, büyük dava ve aksiyon adamı, üstat" olarak andığı Necip Fazıl Kısakürek'in "Tohum saç, bitmezse toprak utansın / Hedefe varmayan mızrak utansın / Hey gidi Küheylan, koşmana bak sen / Çatlarsan, doğuran kısrak utansın / Eski çınar şimdi Noel ağacı / Dallarda iğreti yaprak utansın / Ustada kalırsa bu öksüz yapı, onu sürdürmeyen çırak utansın." dizelerini okuyan Erdoğan, "Üstadın bu muhteşem dizelerinden ilhamla biz de mazlumları asla yalnız bırakmayacak, yetimin, öksüzün başını okşayacak, gariplerin, yolda kalmışların elinden tutacak, ihtiyaç sahiplerinin yardımına koşacak, soframıza bir tabak da yoksullar için koyacak, depremzedelerimizin derdine ortak olacak, hakkın ve halkın rızası uğrunda aşkla çalışmaya devam edeceğiz." diye konuştu.

"Bütün bu imtihanları aşarak, hep birlikte bu yola yürüyeceğiz"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, yarım asırlık bir çınar olarak kendi alanında güçlü bir geleneği temsil eden İlim Yayma Vakfı'nın davalarının bayraktarları arasında yer aldığını söyledi.

Vakfın, kuruluşundan bugüne geçen 50 sene boyunca ülkeye ve millete hayırlı nesiller yetiştirmenin cehdiyle çalıştığını belirten Erdoğan, şöyle konuştu:

"Ben, İlim Yayma'nın şu anda ebediyete irtihal etmiş büyüklerimize, zira o camiadan yetişmiş bir kardeşiniz, bir evladınız olarak ne desek boş. Üzerimizde çok büyük emekleri oldu. Biz de İlim Yayma'nın önce Vefa'daki ahşap binasından daha sonra Çarşamba'ya daha sonra Darülaceze'ye, buralardan geçerek elhamdülillah bu camianın, bu cemiyetin içinde o taslar ve o tasların içindeki çayları yudumlayarak yetiştik ve bugünlere geldik."

Erdoğan, tam yarım asırdır her biri milletin göz aydınlığı olan binlerce gencin bu çatı altında ilim, irfan ve hikmetle yoğrularak hayata hazırlandığını aktararak, şöyle devam etti:

"Vakfımızın tedrisatından geçen pek çok kardeşimiz, yıllardır bürokraside, iş dünyasında, sivil toplumda veya dünyanın farklı köşelerinde 'Sizin en hayırlınız insanlığa en faydalı olandır.' inancıyla insanlığa hizmet ediyor. '100 yıl sonrasını düşünüyorsan insan yetiştir.' diyen irfanın kurumsallaşmış hali olan vakfımızın yürüttüğü çalışmaların ehemmiyetini bugün çok daha iyi anlıyoruz. Deprem felaketinin bizlere hatırlattığı gerçeklerin başında dünya hayatının geçiciliği geliyor.

İşte şu anda illeri dolaşırken, oralarda ebediyete irtihal eden ailelerin hayatta kalanlarını gördüm. Bu arada 900'e yakın amputemiz var. Bunların içinde yavrularımız var. Ayaklarını kaybeden, kollarını kaybeden Aleyna'mız var. Bu Aleyna'mız annesini de babasını da kaybetti. Şu anda teyze kızı hemşire onunla hayata tutunacak. Ne büyük imtihan ve bütün bu imtihanları aşarak, hep birlikte bu yola yürüyeceğiz inşallah. Son günlerde bir kez daha gördük ki hepimiz birer faniyiz. Bir can taşıyoruz. Onun da bizden ne zaman alınacağını hiçbirimiz bilmiyoruz. Uykuya dalınca nasıl uyanacağımızın, yarına çıkıp çıkmayacağımızın, bir sonraki ramazan-ı şerifi görüp göremeyeceğimizin bilgisine sahip değiliz. Bunun için biz dünyadan göçsek de geride amel defterimizi açık tutacak hizmetlere imza atmamız gerekiyor. Hep söylediğimiz gibi aslolan Allah'ın verdiği can emanetini hakkıyla teslim etmek ve gök kubbede hoş bir sada bırakmaktır."

Geride kalıcı eserler için çalışan, bu uğurda çaba harcayan insanlar olduklarını dile getiren Erdoğan, "Bu anlayışla 40 yıldır siyasetin farklı kulvarlarında aziz milletimize aşkla hizmet ediyoruz. Allah'ın takdiri, milletimizin de tensipleriyle Başbakan ve Cumhurbaşkanı olarak Türkiye için, Türk milleti için çok önemli projelere hamdolsun imza attık. Her karışında bir şehit yatan bu aziz vatanı ilelebet payidar kılmak, küresel nizamda hak ettiği yere ulaştırmak için yoğun çaba harcadık. 85 milyon vatandaşımızla birlikte dünyadaki tüm mazlum ve mağdurların da umudu olan bir Türkiye inşa etmek için gerçekten çetin mücadeleler verdik." değerlendirmesini yaptı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 40 yılı aşan bu zorlu süreçte ciddi sıkıntılarla sınamalarla da karşılaştıklarına işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Cumhuriyet mitinglerinden Gezi olaylarına, 17-25 Aralık kumpasından 15 Temmuz alçak darbe teşebbüsüne kadar milletimizin iradesini gasbetmeye yönelik nice saldırıyı Allah'a hamdolsun boşa çıkardık. Emperyalist güçlerin, eli kanlı terör örgütlerinin, sırtını vesayet odaklarına dayamış milli irade düşmanlarının, vatanımızın istiklalini, evlatlarımızın istikbalini çalmasına asla müsaade etmedik. Ekonomimizi büyüttük. Demokrasimizi güçlendirdik. Yasakları ortadan kaldırdık. Türk dış politikasına itibar ve öz güven kazandırdık. Allah'a hamdolsun. Şu anda kişi başı milli gelir 10 bin 650 dolara yükseldi, daha da artacak. Türk Devletleri Teşkilatı'nın kuruluşundan yavru vatan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin haklarının korunmasına kadar pek çok imkansızı başardık."

Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi başta olmak üzere hayata geçirdikleri reformlarla Türk siyasetinde tarihi bir değişim gerçekleştirdiklerini vurgulayarak, "Bugün artık sürekli ekonomik ve siyasi krizlerle boğuşan değil savunma sanayinden terörle mücadeleye, sağlık, eğitim, ulaşım ve enerjiye kadar her alanda başarılarıyla destan yazan bir Türkiye var. 1999 depremi sonrasında memur maaşlarını ancak IMF kredileriyle ödeyebilen bir Türkiye'den bugün hem depremin yaralarını saran hem de işçisine, memuruna, emeklisine her türlü desteği veren bir ülkeye kavuştuk." diye konuştu.

"İçinde bulunduğumuz asrı Türkiye Yüzyılı haline getirmek için canla başla çalışacağız"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, hem asrın felaketiyle mücadele ettiklerini hem de asrın projelerini tek tek gerçeğe dönüştürdüklerini belirterek, emekli olmak için yaşı bekleyen 2 milyon 250 bin vatandaşın taleplerini karşıladıklarını anlattı.

Milletin 600 yıllık hayali olan Türkiye'nin otomobili Togg'un teslimatlarının da başlayacağını dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti:

"Ülkemizi bir üst lige çıkaracak Milli Muharip Uçağımız başta olmak üzere pek çok savunma ürününü tamamlama yolunda hızla mesafe alıyoruz. İHA'mızı yaptık, SİHA'mızı yaptık, Akıncı'mızı yaptık ve hepsinden öte şu anda en üst segmentte jet uçağımızı yaptık. Karadeniz gazının milli dağıtım sistemimize verilmesine ilişkin çalışmalarda sona geldik."

Erdoğan, Kalkınma Yolu Projesi'ne değinerek, "Türkiye'yi Irak üzerinden Körfez bölgesine bağlayacak Kalkınma Yolu'yla ilgili en kritik adımı geçen hafta Irak Başbakanı ile birlikte attık. Önümüzdeki günlerde milletimize yeni müjdeler vermeyi de sürdüreceğiz. İçinde bulunduğumuz asrı Türkiye Yüzyılı haline getirmek için canla başla çalışmaya devam edeceğiz." diye konuştu.

"Sessiz devrimlerle yıllarca millete dikte edilen kast sistemini ortadan kaldırdık"

Ekonomide, savunmada, enerjide, ulaştırmada, altyapı ve üstyapı yatırımlarında katettikleri mesafenin önemli ve değerli olduğunu vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:

"Ama bizim asıl büyük başarımız, yasakları kaldırarak insanımızın iradesine vurulan zincirleri kırarak milletimize cesaret ve öz güven kazandırmamızdır. 'Kendi öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya' muamelesi gören Anadolu insanına, bu ülkenin birinci sınıf vatandaşı olduğunu yeniden hissettirdik. Üniversite kapısında gözyaşı döken başörtülü kızlarımı biz unutamayız. Kılık kıyafeti sebebiyle çalışma hakları gasbedilen kadınlarımızı unutamayız. Sakalından, giysisinden dolayı horlanan mütedeyyin kardeşlerimizi unutamayız. Askerdeki torunlarının yemin törenlerine katılamayan ninelerimizi unutamayız. Parası olmadığı için cenazesi hastanede rehin kalan garip gurebayı unutamayız. Ülkedeki siyasi istikrarsızlığın yükünü sırtlayan esnaflarımıza, ay sonunda maaş alamama korkusu yaşayan memur ve emeklilerimize, hasılı bizden önce yıllarca ötelenmiş, ötekileştirilmiş, hizmete ve hürmete layık görülmemiş toplum kesimlerinin tamamına hak ettikleri değeri Allah'a hamdolsun biz verdik. Hayata geçirdiğimiz sessiz devrimlerle bu ülkede yıllarca millete dikte edilen kast sistemini ortadan kaldırdık."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Yeni bir seçimin eşiğindeyiz. Elbette her seçim önemli ama 14 Mayıs seçimleri tam manasıyla tarihi bir yol ayrımıdır." açıklamasında bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ayasofya'yla ilgili bir anısını şu sözlerle anlattı.

"Bilhassa burası çok önemli, Sultanahmet'teyiz. Üstat konuşuyor. Ben de spikerliğini yapıyorum. Konuşmasında Ayasofya'ya bakarak 'Ayasofya açılacak, Ayasofya açılacak, hem de öyle açılacak ki adeta sayfalar açılırcasına açılacak.' Rabb'ime hamdolsun o gün spikerliğini yaptık. Daha sonra Ayasofya'yı açacak olan imzayı da bizler attık. 86 yıllık hasretin ardından Sultan Fatih'in vasiyetine uygun şekilde asli kimliğine tekrar kavuşturulmasını, milletimize vurulan pranganın parçalanıp atılması olarak görüyorum. Fetih yadigarı Ayasofya'yı tekrar ezanı Muhammediler ile buluşturmakla Türkiye, siyasi ve ekonomik bağımsızlığını küresel ölçekte tescillemiştir. Rabb'im üstat Necip Fazıl'ın ifadesiyle tekrar ediyorum, Ayasofya'yı aziz bir kitap gibi açma şerefini bizlere nasip etti. Milletimizin bu muhteşem sevincine ortak olamayanlara ise sadece acıyorum. İşte şu anda o Altılı Masa'da maalesef onları görüyorum. Rabb'im hidayetlerini artırsın. Bulundukları gaflet uykusundan bir an önce uyanmalarını tavsiye ediyoruz."

Ayasofya'yı, Büyük Çamlıca Camisi ve Taksim Camisi'ni İstanbul'un sembol makamlarından, mekanlarından biri haline getirdiklerini aktaran Erdoğan, "Hatta birisi de ne dedi, 'Çamlıca'yı dolduramazlar.' Ne oldu? Tıklım tıklım doldu. Bunlar bir şeyi ifade ediyor, inanç, iman öyle bir cevher ki tekeden bile süt çıkartır süt." dedi.

Erdoğan, asırlık hayalleri, önceki nesillerin ömrünü verdiği davaları 20 yıl gibi kısa sürede gerçekleştirmenin haklı gururunu yaşadıklarını dile getirerek, "Diğer eserlerimizle birlikte özellikle bu tarihi kazanımlar geride bırakacağımız siyasi mirasın en güzel nişaneleridir. Elbette her beşer gibi 40 yılı aşan siyasi hayatımızda bizim de eksiklerimiz, kusurlarımız, ulaşmak isteyip de ulaşamadıklarımız olmuştur. Ama samimiyetimize, gayretimize, aziz milletimize olan muhabbetimize 85 milyonun hepsi şahittir." ifadelerini kullandı.