El Nino sıcakları Çin ve Avrupa’da olduğu gibi Türkiye’yi de etkisi altına aldı. Sıcaklar, insan sağlığı kadar tarımsal üretimi de olumsuz etkilemeye başladı. Türkiye’de bu konuda ilk korkulan haber üzüm bağlarından geldi. Bağlarda halk arasında pronos olarak bilinen Bağ Mildiyösü hastalığı görüldü. TMMOB Ziraatlar Mühendisi İzmir Şubesi Başkanı Dr. Hakan Çakıcı, “İklim değişikliğinin ağır sonuçlarını bu yıl görmeye başladık. Mevsimler kaydı, bunun sonucunda hastalıklar ortaya çıktı” dedi.

Tekbağ Fidancılık Üretim ve Pazarlama Sorumlusu Ziraat Yüksek Mühendisi Ege Kaçar ise, “İklim değişikliğinin bağlara zarar verdiğini görüyoruz. Halk arasında pronos olarak bilinen Bağ Mildiyös hastalığı, bağların temel hastalıklarından birisi. İklim değişikliğinden dolayı yağışlar, bahara kaydı. Yani bağların uyandığı döneme denk geldi. Şaraplık üzümde, kuru üzümde ve yaş üzümde ciddi bir rekolte kaybı yaşanacak” diye konuştu. 

“Beklenen yağışlar geç geldi, hastalık türedi”

Bağ yetiştirme ve ıslahı alanında doktorasını yapan ve üzüm bağlarında sahada çalışan Ege Kaçar, kışın beklenen yağmurların geç geldiğini belirterek, şunları kaydetti: “İklim değişikliğinin bağ yetiştiriciliğine ve bağcılık alanına etkileri de gözle görünür hale gelmeye başladı. Özellikle bu sezon iklim değişikliğinin olumsuz etkileri gözle görünüyor. Bağ yetiştiriciliğini üç ayrı dönemde değerlendirmek gerekiyor. Bağların budandığı geç sonbahar ve kış döneminde yağışların ciddi anlamda azalması hatta hiç olmaması ile birlikte kuraklık riski ortaya çıktı. Hatta bazı bölgelerde asmalar kurumasın diye kış sulaması uygulaması yapan üreticilerimiz bile oldu. İkinci dönem olarak bağların uyanması ile çiçeklenme dönemi periyodunu değerlendirebiliriz. Bu dönem, geçtiğimiz yıllarda görülmemiş bir şekilde yağışlı ve serin geçti. Özellikle kışın beklenen yağmurların, bağların uyandığı ve yaz sürgünlerinin geliştiği döneme denk gelmesiyle birlikte hastalık ve zararlılar açısından da risk oluşturdu. Nitekim bağın önemli hastalıklarından biri olan Mildiyö (Plasmopara viticola) hastalığı (üreticilerimiz pronos olarak bilir) geniş bir alanda ortaya çıktı ve ciddi zararlar oluşturdu.”

 

■ “Hastalıkla mücadele maliyetleri arttırdı”

Hastalıkla mücadele eden üreticilerin maliyetlerinde ciddi bir artış yaşandığını da söyleyen Ege Kacar, bazı üreticilerin ümidini kesip, bağ bakımını bıraktığını ifade etti. Kacar, “Bu hastalıkla mücadele etmek için müthiş bir ilaçlama var. Benim babam da bağcılık yapıyor, daha önce bu kadar geniş alana yayılan böyle bir hastalık görmediğini söylüyor. Hastalıkla mücadele edilmesi konusu da üreticiler için ciddi maliyetler oluşturdu. Hatta bazı bölgelerde ümidini kesip bağ bakımını bırakan üreticiler bile oldu. Bu konuda, kurutmalık, sofralık ve şaraplık üzüm üretimi açısından ciddi rekolte kayıpları bölge bölge değişen oranlarda öngörülüyor. Ancak maliyet artışları net bir şekilde gerçekleşti. Organik yetiştiricilik açısından da risklerin arttığı ve üretimin zorlaştığı bir dönem geçiriliyor” dedi.

■ “Bağlarda rekolte kaybı olacak”

Ege Kacar, “Üçüncü dönem olarak tane tutma ve hasat arasındaki dönemi değerlendirdiğimizde ki şu anda da bu dönem içerisindeyiz. Mevsim normalleri üzerinde yaşanan sıcaklıklar ön plana çıktı. Bu durumda da üzümlerde güneş yanığı, renkli çeşitler de renk kayıpları gibi kalite sorunları içeren riskler oluşturduğu düşünülüyor. Ayrıca asma, yüksek sıcaklıklarda yaprak altında bulunan gaz alışverişinin sağlandığı yapılar ve buna bağlı olarak fotosentez hızı düşüyor, bu da gelişme hızını azaltıyor. Ayrıca yüksek sıcaklıklar, buharlaşmayı artırmakta ve bitkilerde su stresini gündeme getiriyor. Üreticiler de bağları suluyor ve bu yüksek buharlaşma ile hastalık riskleri yeniden ortaya çıkıyor. Verim değerlerinin düşmesi ve maliyetlerin son derece yüksek oluşması bekleniyor. Ayrıca bu hastalıkla birlikte rekoltede ciddi kayıplar yaşanacak” ifadelerine yer verdi.