Maç başlıyor, 45 dakika bitiyor. Sahada görünen manzara şu: Galatasaray daha doğrusu Okan Buruk dersine çok iyi çalışmış.

 

 Rakip sahada olmasına rağmen oyunu istediği şekilde oynuyor.

 

Sahada Fenerbahçe'yi istediği şekilde hem de baskı yaparak etkisiz hale getiriyor. Fenerbahçe arkada üçlü oynuyor.

 

 Tamam da üçlü oynayan adamlar ağır. Bunların üzerine kontra gidersen açık veriyorlar.

 

Galatasaray'da da bu olayı çözecek adamlar var. Biraz defans yapıp çabuk hücum edersen Fenerbahçe'yi zor pozisyonlara sokarsın.

 

Nitekim dün gece öyle oldu. Okan Buruk orta sahada çok koşan adamlarını oynattı, santrforlarını yanında tuttu, çabuk adamlarını da ileriye koydu.

 

 İkinci devrede de bu devam etti. Jesus bu işe bir çare bulamadı. Yani Okan Buruk kendinden daha usta olan rakip teknik direktörü mat etti...

 

Derbi için, "Galatasaraylı oyuncular özgüvenli ve psikolojik üstünlükle Kadıköy'e gidiyorlar.

 

Lider olarak dönerler" demiştim ve yanılmadım. Kadıköy'deki muhteşem oyun, 3-0'lık skor Galatasaray'ın liderliği hak ettiğinin belgesiydi.

 

Okan Buruk akıl kokan bir oyun planıyla hem Jorge Jesus'u taktik olarak alt etti

 

 hem de yönetimiyle birlikte Galatasaray'a tepeden bakan Fenerbahçe'ye karşı Kadıköy'de dev bir zafere imza attı.

 

Galatasaray ekolünde yetişen ve oyuncu olarak sayısız başarılara imza atan Okan Buruk'u camiaya yakıştırmayanlar, hatta "Hoca değil"

 

diyenlerin şimdi yüzleri utançtan kıpkırmızı olmuştur.

 

Bu arada inanarak ve güvenerek Okan Hoca'yı göreve getiren başkan Dursun Özbek ile ekibini de kutlamak gerekir.

 

Galatasaray taraftarının olmadığı derbide Galatasaraylı oyuncular

 

maç boyu tribün baskısına kulak asmadan oyunun direksiyonunu elinde tuttular.

 

Sarı-kırmızılılarda Muslera'dan tutun en uçtaki Barış'a kadar her oyuncu yüreğini ortaya koydu...