Mısır Piramitlerinden binlerce yıl önce inşa edilen Göbeklitepe, Bahreyn’in başkenti Manama’da 42. defa gerçekleştirilen Dünya Miras Komitesi toplantısında UNESCO Dünya Miras Listesi’ne kaydedildi. Yazı, tekerlek, çömlek gibi tarihin seyrini değiştirecek buluşlar icat edilmeden önce inşa edilen bu yapıt, 12.000 yıllık bir geçmişe sahip olup Şanlıurfa’ya 15 km uzaklıkta bulunuyor. İnsanlık tarihinin en eski tapınağı olarak kabul edilen Göbeklitepe, kendisinden önce bilinen en eski yapıttan 7.500 yıl daha eski ve büyük olmasıyla kültür tarihçileri için de ehemmiyetli bir bölge olarak karşımıza çıkıyor.

Bölgenin korunma amacıyla UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ne girmesinden bu yana 6 yıl geçti. Ziyaretçiler için müsait kılınan Göbeklitepe artık UNESCO Dünya Mirası Kalıcı Listesi’nde yerli ve yabancı ziyaretçilerini bekliyor. UNESCO’nun bu hamlesinden sonra şehirdeki sivil toplum kuruluşları, yerli ve yabancı turistler bu durumu sevinçle karşıladı. Türkiye’nin UNESCO Dünya Miras Listesi’ne 18. defa girmesini sağlayan Göbeklitepe için gerçekleşen bu gelişme, bölgeye gelen turist sayısını olumlu yönde etkileyeceği bekleniyor.

DEVRİM OLARAK KABUL EDİLİYOR

Alman Arkeoloji Enstitüsü’nün bilim adamları ve yerli akademisyen, arkeolog ve antropologların uzun süredir çalıştığı Göbeklitepe’nin inşa ediliş tarihinin Buz Devri’nin sonlarına denk gelmesi, neolitik dönem araştırmaları için ayrıca önem taşıyor. Zira bu dönem insanlığın tarıma ve hayvan yetiştiriciliğine henüz başlamadığı bir dönem olarak kabul ediliyor. Göbeklitepe’nin keşfi bu gibi nedenlerle uzmanlar tarafından devrim olarak kabul ediliyor.

İstanbul ve Chicago üniversiteleri araştırmacıları tarafından yüzey çalışmaları sonucunda 1963’te fark edilen Göbeklitepe’nin ehemmiyeti, 1995’te Alman Profesör Klaus Schmidt’in yapmış olduğu kazı çalışmaları sonucunda fark edildi. Kazı çalışmalarının uzun süre başkanlığını yapan Alman Profesör, vermiş olduğu bir belgesel demecinde Göbeklitepe’deki dikili taşlar için “Belki de insanlık tarihinde resmedilmiş ilk tanrılardır” diyerek bölgenin önemini vurgulamıştı. Üstelik inşa edildiği dönemde henüz tarım yapılmadığı halde bu yapının mevcudiyetinden sonra avcı toplayıcıların yerleşik hayata geçmeye başlayıp tarıma yönelmeleri de insanlık tarihi için önemli bir adım olduğu uzmanlarca kabul edilen genel bir yargı.

TARIMDAN ÖNCE İNŞA EDİLDİ

Göbeklitepe’de toplamda 20 adet dairesel yapıdan oluşan ve çapı 10-30 metre arasında değişen tapınaklar mevcut. Tapınakların en ilginç tarafı, içerisinde bulunan “T” şeklindeki sütunlar. Bu sütunların üzerinde soyut ve somut semboller, hayvan figürleri var. Araştırmacılar bu sütunların her birinin bir tanrıyı sembolize ettiğini söylüyor.

Arkaik insanın sanıldığı kadar ilkel olmadığını kanıtlayabilecek bir ehemmiyete sahip olan Göbeklitepe inşa edildiği dönemde henüz tarım yoktu. Bu durum bilim adamlarını ve arkeologları çeşitli tartışmaların içine sürükledi. Bu tartışmaların en önemlilerinden bir tanesi; “Tarım mı insanlığı dine sevk etti, din mi insanlığı tarıma sevk etti” sorusudur. Göbeklitepe’de gerçekleştirilen kazı çalışmalarının sonucu “tarım insanlığı dine sevk etti” anlayışı yerine “din insanları tarıma sevk etti” anlayışı bölgede çalışan arkeologlar tarafından kabul görmeye başladı.

***

POZİTİVİST DÜŞÜNCEYİ YANILTTI

Göbeklitepe’nin UNESCO Dünya Miras Listesi’ne girmesiyle olumlu etkileneceğini söyleyen Araştırmacı Yazar Mehmet Emin Göler, Göbeklitepe hakkında yurt dışında çok ciddi araştırmaların yapıldığını ifade etti. Bölgeye yönelik yurt içinde ve yurtdışında yazılan kitapların, dergilerde yayımlanan makalelerin varlığından bahseden Görel, Göbeklitepe’ye Avrupa’dan turlar düzenlendiğini, oturumlar yapıldığını ve yurtdışından bölgeye ciddi anlamda ilgi olduğunu ifade etti.

“Göbeklitepe’nin inşa edildiği dönemde bırakın mabedi, dinin olmadığını ve din ile ilgili herhangi bir unsur olmadığını iddia eden bugünkü pozitivist düşünce, dinin sosyalleşme ile başladığını savunuyordu” açıklamasında bulunan Görel, artık bu düşüncenin Göbeklitepe ile birlikte kabul görmediğini ve dinin çok daha önceden var olduğunu ifade etti. Göler, Göbeklitepe’nin ehemmiyetinden bahsederken, bölgenin, kendisinden sonra ortaya çıkan medeniyetlerin (Sümer, Akad Babil, vs) dini inançlarını anlamak için kritik bir noktada olduğunun da altını çizdi.

***

UNESCO DÜNYA MİRASI LİSTESİ’NDE TÜRKİYE

İSTANBUL

M.Ö. 7. yüzyılda kurulan İstanbul, Ayasofya, Aya İrini, Küçük Ayasofya Camii ve Topkapı Sarayı’nı içine alan Sultanahmet Kentsel Arkeolojik Sit Alanı; Süleymaniye Camii ve Süleymaniye Koruma Alanı; Zeyrek Camii ve Zeyrek Koruma Alanı, İstanbul Kara Surları ve Hipodrom dâhil olmak üzere dört bölgesiyle 1985’te UNESCO Dünya Miras Listesi’ne dahil olmuştur.

DİVRİĞİ ULU CAMİİ VE DARÜŞŞİFASI (SİVAS)

En erken yerleşim tarihi Hititler Dönemi’ne kadar inen Sivas Divriği’de bulunan Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası 1985 yılında UNESCO Dünya Miras Listesi’ne girmiştir.

HATTUŞA (BOĞAZKÖY) – HİTİT BAŞKENTİ (ÇORUM)

Hitit İmparatorluğu’nun başkenti olan ve Anadolu’da yüzyıllarca çok önemli bir merkez olan Hattuşa, 1986 yılında UNESCO Dünya Miras Listesi’ne girmiştir.

NEMRUT DAĞI (ADIYAMAN – KAHTA)

Adıyaman’ın Kahta ilçesinde bulunan ve 2150 yüksekliğinde bulunan Nemrut Dağı 1987 yılında UNESCO Dünya Miras Listesi’ne girmiştir.

XANTHOS-LETOON (ANTALYA – MUĞLA)

Helenistik kültür ve Roma dönemi etkileri görülen Xanthos 1988 yılında Letoon ile beraber UNESCO Dünya Miras Listesi’ne alınmıştır.

SAFRANBOLU ŞEHRİ (KARABÜK)

Türk kentsel tarihinin bozulmamış bir örneği olan Safranbolu, 1994 yılında UNESCO Dünya Miras Listesi’ne alınmıştır.

TROYA ANTİK KENTİ (ÇANAKKALE)

Dünyadaki en ünlü antik kentlerden biri olan Troya 1998 yılında UNESCO Dünya Miras Listesi’ne alınmıştır.

EDİRNE SELİMİYE CAMİİ VE KÜLLİYESİ (EDİRNE)

Mimar Sinan’ın ustalık dönemi eseri olan Selimiye Camii ve Külliyesi 2011’de UNESCO Dünya Miras Listesi’ne alınmıştır.

ÇATALHÖYÜK NEOLİTİK KENTİ (KONYA)

2012’de UNESCO Dünya Miras Listesi’ne alınan Çatalhöyük 2000 yıldan fazla bir süredir var olan köylerden kentsel hayata geçişin önemli bir kanıtıdır.

BERGAMA ÇOK KATMANLI KÜLTÜREL PEYZAJ ALANI (İZMİR)

Kültürel Peyzaj kategorisinde 2014 yılında UNESCO Dünya Miras Listesi’ne alınan Bergama, Helenistik ve Roma dönemlerine ait içerisinde çok kıymetli eserler barındırır.

BURSA VE CUMALIKIZIK: OSMANLI İMPARATORLUĞUNUN DOĞUŞU (BURSA)

Osmanlı İmparatorluğunun ilk başkenti olarak kurulan ve külliyelerle şekillenen Bursa 2014 yılında UNESCO Dünya Miras Listesi’ne alınmıştır.

DİYARBAKIR KALESİ VE HEVSEL BAHÇELERİ (DİYARBAKIR)

Diyarbakır Surları ve Hevsel Bahçeleri olmak üzere iki ana bileşenden oluşan Diyarbakır Kalesi ve Hevsel Bahçeleri Kültürel Peyzajı, 2015 yılında UNESCO Dünya Miras Listesi’ne alındı.

EFES (İZMİR)

Antik dönemin en önemli merkezlerinden biri olmakla birlikte tarihin her döneminde mühim bir liman kenti, kültürel ve ticari merkez olan Efes, 2015 yılında UNESCO Dünya Miras Listesi’ne alındı.

ANİ ARKEOLOJİK ALANI (KARS)

2016 yılında UNESCO Dünya Miras Listesi’ne kaydedilen Ani Arkeolojik Alanı, çeşitliliğin bir arada görüldüğü bir İpek Yolu yerleşkesi olarak karşımıza çıkıyor.

AFRODİSİAS ANTİK KENTİ (AYDIN)

2017 yılında Dünya Miras Listesi’ne alınan Afrodisias Antik Kenti’nin yerleşim tarihi M.Ö. 5. bin yıl ortalarına kadar uzanıyor.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

KAYNAK 

 

https://www.gercekhayat.com.tr/gundem/gobeklitepe-ezber-bozdu/