Türkiye'de imamlık kadar eleştirilen başka bir meslek grubu var mıdır, bilmiyorum.
Yedisinden yetmişine, kadınından erkeğine herkes, yatıp kalkıp, evde, yolda, iş yerlerinde, arkadaş grupları arasında imamlara verip veriştiriyor. Şimdi bunlara bir de sosyal medya eleştirmenleri eklendi.
Neymiş efendim, günde beş vakit, o da hepi topu bir saat süren namazı kıldırıp yatıyorlar, haksız yere 10 bin lira maaş alıyorlarmış.
Bunlar o kadar yavan, basit, yüzeysel ve komik eleştiri ve iddialar ki her bir kelimesi, hatta her bir harfi buram buram cehalet, haset, kin ve nefret kokuyor.
İmamlar sadece camide namaz kıldıran din görevlileri değildir. Onların mesaileri de sadece namaz vakitleri ile sınırlı değildir. Bunu yaşamayan bilmez, ancak oturup ahkam keser.
Siz hiç, gecenin saat ikisinde veya üçünde; 
"- Hocam cenazemiz var, kalk."
diye defalarca uyandırıldınız mı?
Ve o imamın fedakarca, hiç bir laf söylemeden, kalkıp abdest alarak gittiğini bilir misiniz. Söyler misiniz, bahsettiğim saatler, sizin saydığınız sadece namaz kıldırılan "bir saat" içinde mi sayılıyor?
Ya da düğün salonunu, çalgıcısını, fotoğrafçısını, kuaförünü, nikah memurunu günler öncesinden ayarladığı halde, gerdekten sadece yarım saat önce size gelip;
"- Hadi hoca, nikah var, çabuk ol."
diyen ukala bir cemaatin terbiyesizliğine maruz kaldınız mı? Üstelik bunların hepsi de sizin tabirinizle "mesai saatleri" dışında idi.
Siz ve bir çok arkadaşınız, özellikle hafta sonu tatillerinizde, pikniğe ya da oturmaya giderken "Namaz vakti" diyerek sizinle gelemeyen, geldi ise de yine aynı gerekçe ile en fazla bir saat sonra, istemeye istemeye, sizden ayrılmak zorunda olan çok sevdiğiniz imam bir dostunuz oldu mu? O anda, ondan ayrı kalarak piknik yapmaktan alacağınız zevkten mahrum kalma duygusunu yaşadınız mı?
Yahut mesai saati dışında işiniz olduğu halde sizi hem yemeğe davet edip hem de;
"- Hocalar çok yer."
diyen, size "öküz-hoca" hikayesini anlatıp aklı sıra şaka yapan bir densiz yüzünden ağzınızdaki lokmalar boğazınıza dizildi mi?
Her çalışanın bir tek amiri ya da patronu vardır. Oysa imamların, cemaatlerinin sayısınca amiri vardır. Bütün cemaat "Müftü" kesilip din görevlileri üzerinde amirlik taslar. Daha, yeni ortaya çıkan "sosyal medya müftülerini" hesaba bile katıyorum.
Siz, bir işiniz düştüğü için din görevlilerine gittiniz de onlar, yüzünüze bile bakmadan, sizi kapıdan mı kovdu?
Siz âdâb-ı muâşeret kuralları içinde dînî bir soru sordunuz da, sizi azarlayarak sorunuza cevap vermeden yanınızdan mı kaçtı?
Siz elinize bir elif cüzü alıp;
"-Hocam, bana Kur'ân okumayı öğretir misiniz?"
dediniz de zamanının olmadığını söyleyip sizi yanından mı uzaklaştırdı?
Sizin en radikaliniz, en mealciniz ve hatta en "Kur'ân bize yeter." diyeniniz bile annesi, babası veya yakın bir tanıdığı vefat ettiği zaman yana döne imam aramıyor musunuz? Söyler misiniz cenazelerinizde, düğünlerinizde, yemekli toplantılarınızda, hasta ziyaretlerinizde veya taziyelerinizde, kendiniz Kur'ân okumasını bildiğiniz halde heyecanla Kur'ân okuyacak başka bir kişi, haydi açıkça söyleyeyim, "imam" aramıyor musunuz?