Türkiye asrın felaketi ile sarsıldı. 

Bir değil, iki değil, üç değil, tam 11 ili etkileyen bu felakette “adam” gibi çalışıp yaraları sarmaya çalışanlar da oldu, bu felaketi insanlık dışı bir eylemle siyasi malzeme yapanlar da.

Acaba hangi süper güç bu kadar geniş bir alanı etkileyen, binlerce binanın yerle bir olduğu afette bu denli başarılı olabilirdi ki? Öngörülmeyen, tahmin edilemeyen bu felaket 110 bin kilometrekarelik alanda yıkıma neden oldu.

Kahramanmaraş depremlerinin karasal alandaki etkisinin dünya üzerinde 100'e yakın ülkenin yüzölçümünden daha büyük olduğu açıklandı.

Birçok büyük Avrupa ülkesinden büyük bir alana karşılık gelen bu veri Türkiye'nin nasıl bir afetle mücadele ettiği gerçeğini tüm çıplaklığı ile gözler önüne serdi..

Ulusal ve uluslararası yer bilimciler bu felaketi dünyanın en büyük 3’ncü depremi olarak vurgulamasına rağmen depremden siyasi çıkar sağlamaya çalışanları kınamakla birlikte bu felaketi Şanlıurfa özelinden değerlendirmek istedim.

Felaketin ilk dakikalarından itibaren tüm ekibiyle sahaya inen Büyükşehir Belediye Başkanı Zeynel Abidin Beyazgül, insan ötesi bir enerjiyle başta temel ihtiyaçlar olmak üzere halkın yanında yerini aldı.

Önce kaçanı kovaladı Büyükşehir Belediyesi.

Enkaz kaldırma çalışmalarının tamamlanmasının ardından hızlıca deprem mağdurlarının temel ihtiyaçlarını karşılamaya geldi sıra.

Neydi bu temel ihtiyaçlar

Önce beslenme, sonra barınma ve ardından psikolojik ihtiyaçlar.

Depremzedeler öncelikle aç, susuz bırakılmadı.

Ekmekleri, yemekleri kapılarına kadar götürüldü.

En ücra köşelere kadar giden ekipler, Başkan Beyazgül’ün selamını ilettikleri vatandaşların tüm ihtiyaçlarını giderip, başka bir taleplerinin olup olmadığını sorarken, o insanların gözlerindeki “güven” ve “minnet” dolu bakışlar görülmeye değerdi.

Zeynel Başkan, hemşerilerinin ihtiyaçlarını gidermekle kalmayıp, “Komşusu açken tok yatan bizden değildir." Hadis-i Şerifinde buyurulduğu gibi Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi Halk büfelerinden 50’şer bin adet ekmeği her gün Adıyaman ve Kahramanmaraş’a göndermeye başladı. İşte insanlık, merhamet ve sağduyu budur. 

Zeynel Başkan, bir yandan kentteki yaraları sarmaya çalışırken, diğer yanda da ekiplerini komşu kentlere yardıma gönderdi. 

“Gün birlik günü, vakit dayanışma vakti” diyen Zeynel Başkanın talimatıyla Büyükşehir Belediyesi Park ve Bahçeler

Daire Başkanlığı ekipleri, Şanlıurfa İtfaiyesi ve Büyükşehir Belediyesi Çevre Kontrol Daire Başkanlığı ekipleri komşu il Adıyaman’a yardıma koştu.

Park ve Bahçeler ekipleri, kentte bulunan cadde, sokak ve ana arterlerde ve parklarda temizlik çalışmaları yürütürken Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi İtfaiye ekipleri de arama kurtarma çalışmalarına destek verdi. 

Çevre Kontrol Daire Başkanlığı ekipleri de bölgedeki mezarlıklarda dezenfektasyon çalışması gerçekleştirdi.

Gelelim bir diğer temel ihtiyaç olan barınmaya.

Zeynel Başkan göreve gelir gelmez vizyoner projelerini ortaya koyarken belki “ne gerek var bunlara” diye cahil cahil düşünenler olmuştur.

Ama asrın felaketi o projelerin önemini bir kez daha gözler önüne serdi.

Göreve geldiği ilk günden itibaren hasarlı ve betonarme yapıları yıkarak yerine parklar, meydanlar ve yeşil alanlar kazandıran, hobi bahçeleri, sabır evleri kuran Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkanı Zeynel Abidin Beyazgül’ün bu projeleri asrın felaketinde sıcak yuvaya dönüştü. Geleceği tasavvur edebilmek yani vizyoner olmak işte böyle birşey…

 

Kalın sağlıcakla

İsmail ÇÖLKESEN