GENÇLER, TERCİHLERİNİZE DİKKAT EDİN!

 

Tarihin hiçbir döneminde günümüzde olduğu kadar bilgi kolayca elde edilememiş ve uzaklar bu kadar yakın hale getirilememiştir. Cebimizdeki telefondan ya da önümüzdeki bilgisayarın tuşlarından birkaç tıklamayla dünyanın dört bir yanındaki insanları, çevreyi, gelişmeleri görebiliyoruz. Hemen her yerin kendine göre avantajları, sıkıntıları, sorunları var. Afrika deyince “açlık ve sömürü” akla geliyor. Oraların en büyük imtihanı bu olsa gerek. Ortadoğu deyince “savaş ve soykırım-zulüm” akla geliyor. Avrupa deyince lüks ve teknolojinin şımarttığı-delirttiği-karamsarlaştırdığı insan tipleri geliyor gözümüzün önüne. Dertsiz insan yok, herkesin bir derdi var. 

Türkiye’de de dertliler var. Bu yazımızda dertli kesimlerden biri olan gençlerle dertleşeceğiz. Türkiye’deki gençliğin en büyük imtihanlarından birisi de yapboz tahtasına çevrilen çarpık bir eğitim sisteminde en güzel yılların-enerjinin-umutların bozuk paradan daha çok harcanması gerçeğidir. Dünyada pek çok ülkenin toplam nüfusundan daha fazla bir sayıya sahip olan genç nüfusumuz, eğitim sisteminin bozuk çarkları arasında adeta eziliyor, paramparça oluyor. Yorucu ve verimsiz geçen eğitim yıllarının ardından dengesiz ve değişken bir sınav sistemiyle bu yılların meyvesi alınmaya çalışılıyor. Ve sınav sonrası…

Geride kalan en az on iki yılın -birkaç yıl hazırlananları da göz önüne alırsak- ortalama on dört-on beş yılın meyvesi olan meslek seçimi: “TERCİHLER” 

Tercih deyince genelde başta dershanelerin sonra da okulların rehber öğretmenleri akla gelir. İstisnaların olduğunun altını çizerek belirtelim ki bir kısım rehberlikçiler pek çok gencin hayallerini, umutlarını yakıp yıkmaktadır. Açık konuşalım! Özellikle dershanelerde azımsanmayacak sayıdaki rehberlikçiler sırf daha çok öğrenci kazandırdık diye reklamını yapmak için astıkları brandalara bir isim daha fazla eklensin diye gençleri olur olmadık bölümlere yönlendirebiliyorlar. Bazısı; bu kadar da mı olur, dedirtecek cinsten yönlendirmelerde bulunabiliyor. Mesela, askerliğinin uzun süre kolay bir şekilde tecil edilmesini isteyen bir erkek öğrenciye dershanedeki rehber öğretmen tercih yaptırmış ve bu tercihler arasından Bingöl Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölümü II. Öğretim gelmiş. Güler misin, ağlar mısın? 

Bir kere cümle âlem bilir ki -özellikle erkekler- askerlik meselesinde en büyük can simidi “açık öğretim fakülteleridir.” Hem devam sorunu yok hem de daha az bir puan ve harç parasıyla uzun süre öğrencilik yapılabiliyor. Rehberliğin hakkını veren istisnaları bir yana bırakarak rehber olduğunu zannedenlere birkaç tavsiyemiz olacak. Belki kızacaksınız; ama keyfiniz bilir ne yapalım! Bir kere sizin işiniz gençlere bölüm tercih ettirmek değil, bölümler-meslekler hakkında bilgi vermektir. Türkiye’nin mevcut şartlarını, eğitim sistemini, siyasetini göz önüne alarak olması muhtemel durumları açıklayarak gençlere geniş bir ufuk alanı açmalısınız. Öğrenci ısrar etse de ona herhangi bir bölümü illa seçmeye kalkmayın. Çünkü tercihler yapıldıktan sonra öğrenci ile tercihleri baş başa kalıyor. Yanlış bir tercihte veya olumsuz bir durumda ihale öğrencinin kendisinde kalıyor. Ailesiyle-çevresiyle yaşayacağı sorunlarda siz rehberlikçiler öğrencinin yanında hazır bulunmayacaksınız. Belki de yanlış yönlendirmeleriniz onun eğitim hayatının sonu olacaktır. Bu sözde rehberlikçilerin çokbilmişliğinin kurbanı olan biri olarak gençlerle dertleşeyim. 

Gençler! Teknoloji büyük bir nimet, kullanmasını bilene. Puanlarınız açıklandıktan sonra en az üç gün oturun ve kapsamlı bir internet araştırması yapın. Okuyacağınız bölümü, tercih edeceğiniz üniversiteyi, bulunduğu şehri, burs imkânları, geçme notu, eğitim dili, hazırlık sınıfı, öğretim üyeleri vs. alanlarda detaylı bir araştırma yapın. Tercih edeceğiniz bölüm kadar tercih ettiğiniz şehrin büyüklüğü ve imkânları da önemlidir. İstanbul, Ankara, Bursa, İzmir gibi büyükşehirlere öncelik verin. Tabi istediğiniz, sevdiğiniz bölümü öncelikli olarak göz önünde bulundurmayı da unutmayın. Nüfusu yetmiş-seksen bin olan ücra köşedeki bir ilde üniversite okumak ile İstanbul, Ankara vs. metropolde okumak arasında dağlar değil, okyanuslar kadar fark vardır.

Eğitim, sağlık, kütüphane, burs vs. pek çok alanda bu ikisi arasında büyük bir uçurum vardır. Kenar mahalledeki bir gecekondu ile elit bir semtteki lüks bir villa arasındaki fark gibi bir şey. Bunun yanı sıra yapacağınız en önemli işlerden birisi de seçeceğiniz sevdiğiniz bölüme yönelik pratik bir alan taraması yapmanız. Doktor mu olmak istiyorsunuz; devlet hastanelerinde veya özel tıp merkezlerinde çalışan en az beş doktora gidip uygun bir dille ricada bulunun. Deyin ki; hocam müsait olduğunuz bir zamanda sizden mesleğiniz hakkında bilgi edinmek istiyorum. Unutmayın, en az beş kişiye sorun.

Hemşire mi olmak istiyorsunuz; öğretmen, avukat, mühendis, eczacı mı olmak istiyorsunuz? Gidin ve en az beş kişiye sorun. Hatta bilgi alacağınız kişileri seçerken en tecrübelilerinden başlayın. On beş yıllık doktor varken gidip yeni atanmış birisine danışmanız pek mantıklı değil. Ayrıca seçeceğiniz bölümü bitirmiş olup henüz atanmayan birkaç kişiden de fikir alabilirsiniz.  Bir ömür meşgul olacağınız bir mesleği seçmeniz basit bir şey olmasa gerek. Sevdiğiniz seçtiğiniz ve hayatınızın geri kalan kısmında işinize yarayacak bir bölümü kazanamadıysanız acele etmeyin. Bir yıl, iki yıl geç olsun; ama işe yarayan, sevdiğiniz bir bölüm olsun. 

İnsanların dilini tutamazsınız. Düşük bir puan aldığınızda ya da herhangi bir bölüme yerleşemediğinizde yanınızda yüksek puanlı güzel bölümler kazanan akrabalarından, arkadaşlarından bahsedenler olacak. Sırf bunlara kızarak bulunduğunuz şehirden kaçmak için olmadık bölümleri yazmayın. Zaman çok hızlı geçer ve birkaç yıl sonra memleketinize geri geleceksiniz. O zaman başta ailenizin sizden bir beklentisi olacak ve kpss gibi daha berbat bir sınav ile yüzleşeceksiniz. Atanamadığınızda birkaç yıl önce yanınızda yüksek puanlı güzel bölümleri kazananlardan bahsedenler bu sefer kadrolu olarak yüksek maaşlı mesleklere atananlardan bahsedecekler. 

Ufkunuzu geniş tutun, başınızı kaldırın, uzaklara bakın. Kısa süreli hesaplar size başarıyı getirmeyecektir. Çok yönlü düşünün. Dünya hayatının ötesinde de ebedi bir hayat var. Elinizden geleni yapın ve sağlam bir tevekkül ile çalışmalarınızı tamamlayın. Hayat üniversiteden, memurluktan ibaret değil. Şu toplumda yaşayan insanların hepsi üniversite okuyarak bir yerlere gelmiş insanlardan oluşmuyor. Sevdiğiniz, işinize yarayacak bir bölümü-mesleği kazanamadıysanız kendinizi fazla yıpratmayın. Üniversite okuyanlar, okumayanlardan daha fazla rezillik çekiyor bu ülkede. Allahu Teâlâ bizi illa bir üniversite okuyalım diye yaratmadı. Daha önce kaleme aldığımız “YKS & KPSS'den AGS'ye Hayat Bir Sınavdır” yazımızı okumanızı tavsiye ederek sözlerimizi bitiriyoruz. Selam ve Dua İle

 

Twitter: suskunsahra               

İnstagram: suskunsahra

Facebook: suskunsahra