Lem’alar eserinden İkinci Lem’ânın İkinci Nüktesinde geçen Birinci, ikinci ve üçüncü vecihte, insanın müsibet ve hastalıklara şikâyet etmeye hakkının olmadığını beyan ediyor.

Cenab-ı Hakk’ın esma-i ilahiyesini yani isimlerini gösteren en parlak, en şeffaf ve en geniş ayine hayattır. İnsana verdiği hayat cihetiyle, insanoğlu Allah’a ne kadar şükür ederse bu hayat nimetine karşı gene de az gelir.

Madem hayat bu kadar ehemmiyetli, güzel ve seçilmiş bir şeydir; onun yaratıcısı tarafından onun başına gelen her ahval dahi mahiyeti itibariyle güzel olacaktır.

İnsanları yokluğun karanlıklarından varlık sahasına çıkaran Allah (cc), onu harika cihazlarla, eşsiz duygu ve latifelerle donatmış, ilahi isimlerinin en azam, en büyük tecellisine mazhar etmiştir.

Cenab-ı Allah, (CC) bazı isimlerinin tecellisi için kullarını ve mahlûkatı çeşitli musibetlere, değişik ve hâl ve etvara maruz bırakır. İnsan ise hikmetini bilmediği bu değişik haletlerden dolayı bazen üzülür, bazen de sevinir.

Hâlbuki yaratılan her bir mahlûkun kendine bakan ciheti ve kıymeti bir ise, saniine yani Cenab-i Allah’a bakan gayeleri binlerdir. O halde bütün hâdisata, her şeyin yegâne sahibi olan Allah’ın muradı cihetinden bakarsak, kaderin derin sırları bir nebze de olsa anlaşılmış olur.

İşte elemler ve musibetler, insanın kemalat arşına seyr ü sülûkunda müessir birer vasıta olduğundan, kader-i ilahi onlara müsaade etmiş ve zihayatlara musallat etmiştir. Burada netice itibariyle hep hayırlar ve güzellikler mevcuttur.

Meselâ Allah’ın Şafi isminin tecellî etmesi için, insanın hastalanması ve şifa bulması lazımdır. Hastalıklar olmasaydı Şafi ismi tecellî etmezdi.

Mümit yani ölüm ismi de vakti gelince vücudun ölmesini ister ve insana ölümü tattırır.

Musavvir ismi, insan vücudunda tasvir hakikati ile tebarüz etmek ister ve her aza ve organa bir şekil bahşeder.

 

İnsanının vücudu Allah’ın isim ve sıfatlarının tecellî ettiği bir model ve mahaldir. Allah’ın isim ve sıfatlarının manaları ve hükümleri birbirinden farklı oldukları için, tecellileri de başka ve farklı olarak insan vücudunda tezahür edecektir.

İnsan, bela ve musibetlere, eza ve cefalara maruz kalmazsa, istidatlarını inkişaf ettiremez.

İnsan, hayatı boyunca hiç zorluk ve hastalık görmese, sürekli rahat ve sabit bir hayat yaşasa, kemale eremez ve kâmil bir insan olamaz.

DEVAMI VAR……

8.5.2023

Rüstem Garzanlı