Evveli rahmet, ortası mağfiret sonu cehennem azabından kurtuluş olan mübarek Ramazan-ı Şerifi uğurladık. Ramazan bayramına bizleri kavuşturan Allah’a hamd ve şükürler olsun.

Ramazan Bayramının müminler arasında ayrı bir yeri vardır. Çünkü “Ramazan Bayramı, her gün tutulan orucun iftar vaktindeki sevinci gibi, tutulan bir aylık orucun toplu bir iftar sevincini ifade eder.”(Mektubat, 29.Mek.)

Ramazan ve Kurban Bayramları Hicretin 2. yılından itibaren idrak edilmeye başlanmıştır. Ramazan Bayramı, bağışlanmış olmanın bir sevinç işaretidir. Bu bağışlanma müjdesini insanlara melekler veriyor.

Allah’ın Resulü (asm) buyurmuş; “Ramazan Bayramı sabahı melekler yollara dökülür ve şöyle seslenirler:

‘Ey Müslümanlar topluluğu! Keremi bol olan Rabbinizin rahmetine koşunuz. O, bol iyilik ve ihsanda bulunur. Sonra onlara bol bol mükâfatlar verilir. Siz gece ibadet etmekle emr olundunuz ve emri yerine getirdiniz. Gündüz oruç tutmakla emr olundunuz, orucu tuttunuz ve Rabbinize itaat ettiniz, mükâfatınızı alınız’.

Bayram namazını kıldıktan sonra bir münadi şöyle seslenir:

‘Dikkat ediniz, müjde size! Rabbiniz sizi bağışladı, evlerinize doğru yola ermiş olarak dönünüz. Bayram günü mükâfat günüdür. Bugün semâ âleminde mükâfat günü olarak ilân edilir” buyurmuştur. O zaman Ramazan bittiği için değil, günahlarımızın af olduğu için, büyük sevap ve nimete kavuştuğumuz için bayram yapıyoruz.

Hadis-ı şerifte buyuruldu ki:

“Bayram sabahı Müslümanlar toplanınca Allahü Teâlâ, meleklere, “işini yapıp ikmal edenin karşılığı nedir? Diye sorar.

Melekler de “ücretini almaktır” derler.

Allahu Teâlâ da,”Siz şahit olunuz ki Ramazandaki oruçların ve namazların karşılığı olarak kullarıma kendi rızamı ve mağfiretimi verdim.

Ey kullarım, bugün benden isteyin, izzet ve celâlım hakkı için istediklerinizi veririm” buyurdu. (Beyhaki)

Resulullah (asm); “Bayramınızı tekbir getirmek suretiyle süsleyiniz.” buyurmaktadır. Dünyanın dört bir tarafına dağılan sayıları iki milyarı aşan Müslümanların aynı anda tekbir getirdiklerini düşündüğümüzde, karşımıza muhteşem bir tablo çıkmaktadır. Yeryüzü âdetâ tek bir ağız olmakta, tekbir getirip namaz kılar gibi bir hale bürünmektedir.

 

Bayram günleri, ulvî duyguların coştuğu, sevgi ve saygının mü’minler arasında canlandığı güzel günlerdir. Bayramda dargınlar barışır, barıştırılır, kalpler muhabbet, uhuvvet ve şefkatle dolup taşmalıdır.

Şefkatte de insanlığa rehber olan peygamberimiz (asm) bilhassa Bayram günlerinde yetimlere sahip çıkar, onları himaye ederdi. Babası bir savaşta şehid olan, kimsesiz kalan Abdullah adında bir çocukla alâkadar olmuş, eve götürmüş, bütün ihtiyaçlarını temin etmiştir.

 

Bayram, yardımlaşmanın en güzel misalleriyle süslenmelidir. Bayram günlerinde, öncelikle anne- babalarımızı, aile büyüklerimizi, akraba ve komşularımızı ziyaret ederek onların gönlünü almalıyız.

Ramazan’da elde ettiğimiz kazanımları ve güzellikleri bayram sonrasına da taşıyarak rahmet ve bereket iklimini yaşamaya devam etmeliyiz.

Bu mânâda bir bayram geçirmemizi Rahmet-i Rahman'dan niyaz ederim.

Kalbimiz muhabbet, uhuvvet ve şefkatle dolsun!..

Allah’a emanet olunuz….

Rüstem Garzanlı

21.4.2023